Hoş Geldin!
İçeriklerden anında haberdar olmak için mail sistemine abone olmak ister misiniz?
İNTERNETİN HAYDUTLARI TROLLER VE ETKİ AJANLARI * Bölüm I
* TROL; İnternette olmanın verdiği rahatlık ile kötülük yapan, adeta ipi salınmış bir saldırgan gibi sarkastik ve küçümseyici bir söylemle masum insanlara saldıran kişi!”
Değerli okur,
Bu hafta içinde CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Özel’in AkTroller hakkındaki çok önemli bir rapor açıkladı. Yaklaşık 8 bin kişilik bir trol ordusunun içişleri bakanı Soylu tarafından yönetildiği haberi yaklaşan seçim öncesi bu önemli konuyu tekrar gündeme getirdi. İçişleri Bakanı dedi ki; Seçimler bana, polisimize, Jandarmaya emanettir.” Bu cümleyi duyunca aklıma gelene güldüm; Tilkiye “Seni kümese bekçi yapacağız demişler, boğaz tokluğuna çalışırım başka bir şey istemem” demiş.
Öncelikle ilk trol çalışmasını Ahmet Davutoğlu ve ekibi başlattı. Para verilen bir ekibi vardı. Başında ise Taha Ün bulunuyordu. Şu an ise 3 tane troll grubu var. Berat Albayrak’ın, Süleyman Soylu’nun ve Metin Külünk’ün grubu. ” “Özetle belirtelim; troller yaptıkları, yapacakları tüm manipülasyonlarla seçim güvenliği açısından bir tehlike arz ediyor. Bu nedenle hem izlenmeleri, hem de raporlanmaları gerekli. Ancak bu sefer seçim güvenliği açısından Aktroller daha önemli.”
Bu nedenle 6 bölümlük yazı dizisini güncelleyerek tekrar bilginize ve okumanıza sunuyorum.
Naci Kaptan – 15 Ocak 2023
2013 tarihli e-postalar, Albayrak’ın Gezi Parkı Protestoları sırasında bir propaganda ekibi kurmaya karar verdiğini gösterdi ve bu propaganda ekibi 28 Haziran 2013 tarihinde hükümet politikalarına destek veren “#DirenÇözüm” etiketiyle iktidarın trollük faaliyetlerini başlatmış oldu.
AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal bir röportajda Armağan Çağlayan’ın kendisine aktroller hakkındaki sorusuna “2 milyon 100 bin teşkilat mensubuyla gerçek kişiler olarak sosyal medyada bulunuyoruz” şeklinde cevap verdi.
Değerli okur,
Bilim ve bilişim ilerledikçe internet tüm ülkelerde yoğun olarak kullanılmaya başlandı. Bilgisayarlarla birlikte akıllı telefonlar da yaşamın vazgeçilmez bir parçası oldu. Bu büyük değişim hayatımızı kolaylaştırdığı kadar büyük tehdit ve tehlikeler de getirmeye başladı.
Trol” ile tam olarak ne kast edilir?
Urban sözlüğünde birkaç farklı açıklaması yer alan trol teriminin en beğenilen açıklaması son derece basittir: “İnternette olmanın verdiği rahatlık ile kötülük yapan, adeta ipi salınmış bir saldırgan gibi sarkastik ve küçümseyici bir söylemle masum insanlara saldıran kişi!”
İnternet üzerinden yapılan kara propagandalar ile toplumlar gerçeklerden uzaklaştırılarak iktidarların sahneye koydukları pembe renkli tiyatrolarla yanıltılıyor, kandırılıyor, gerçekleri görmeleri engelleniyor. Toplumlar iktidarın çıkarına göre yönlendiriliyor. Bu amaçla demokratik olmayan baskıcı yönetimler tarafından bu görevleri yapacak İNTERNET HAYDUTLARI oluşturuldu. Bunlara TROL ve ETKİ AJANLARI adı verildi. Gerçek dışı haberlerle, dezenformasyon yaparak toplumu, medyayı, yargıyı etkiliyorlar ve hedefe konmuş kişilerin onurları, yaşamları, hayatlarıyla oynuyorlar. Seçim sonuçlarını etkiliyorlar. Bu önemli konuyu bölümler halinde okumanıza sunacağım.
Naci Kaptan – 07 Şubat 2022
Bölüm I http://nacikaptan.com/?p=97123
Bölüm II – III http://nacikaptan.com/?p=97193
Bölüm IV – V http://nacikaptan.com/?p=97105
TROLLER
Özellikle demokrasinin işlemediği, otokrat yönetimlerin var olduğu ülkelerde internet üzerinden toplumu yönlendirmek, gerçekleri saptırmak, hedef konuları iktidarın isteğine uygun olarak şekillendirmek, hedef kişileri, kurumları, siyasi partileri, siyasetçileri karalamak, iftira atmak, bu kişileri var olmayan isnatlarla suçlu göstererek yandaş basına ve savcılıklara yol göstererek yargılanmalarına gidecek yolu açmak için organize çalışan TROLLER internette görev yapıyor. Görevleri DEZENFORMASYON yaparak korku üretmek, baskııcı iktidarın önündeki engelleri kaldırmak, otokrasiye, teokrasiye, kanunsuzluğa giden yolları açmak.
DEZENFORMASYON sadece troller tarafından yapılmaz. Değerli Necip Hablemitoğlu’nu saygıyla anarak ETKİ AJANLARI VE NÜFUZ CASUSLARI başlıklı makalesinden alıntı yapıyorum;
“Küreselleşme sürecine uyum sağlamak isteyen ulusal-uluslararası düzeydeki kurumların pekçoğu kabuk değiştiriyor. Hiç şüphesiz değişen bu kurumların başında da istihbarat örgütleri geliyor. Değişen tanımlar ve kavramlara koşut olarak, istihbarat ve karşı istihbarat faaliyetleri artık nostaljik 007 kalıplarından oldukça uzaklarda.
Örneğin, dünya üzerindeki her türlü kitle iletişimini kontrol eden “Echolon Ağı”, uzaydan her türlü görüntüyü sağlayan uydu sistemleri, klasik casusların tüm işlevini fazlasıyla üstlenmiş durumda. Sanayi casusluğu hâlâ önemini korurken, istihbarat terminolojisinde yeni kavramlar, konseptler ön plana çıkmakta: “Sosyal-Ekonomik-Siyasal-Dinsel-Kültürel İstihbarat” kavramları gibi. İstihbarat ve Karşı İstihbarat Servisleri, gelişmiş ülkelerde eskiden olduğu gibi tam bir gizlilik içinde işlerini yürüten kurumlar değil artık.
Halk deyimi ile “maşa” olarak da nitelendirebileceğimiz bu etki ajanlarının farklı işlevleri bulunuyor: Kimi, politikacı, kimi gazeteci , kimi akademisyen, kimi diplomat, kimi hukukçu, kimi tarikat-cemaat şeyhi, kimi de yüksek bürokrat ya da işadamı olarak, önce madden-manen bağlı oldukları, aidiyet duygusunu ve güvencesini hissettikleri ülke adına tüm yetkilerini kullanıyorlar.
Bu bazen, devlet politikasının güdümlü olarak saptırılması; bazen, halkın din ve ırk duygularına bağlı olarak kin ve husumete sevkedilmesi; bazen, uluslararası ihalelerde devlet çıkarlarının gözardı edilerek bağlı ülke şirketlerinin tercih edilmesi; bazen tahkim örneğinde olduğu gibi çağcıl kapitülasyonların geri gelmesi amacına uygun olarak gerçekdışı bilgilerle kamuoyunun aldatılması; bazen, Türkiye’nin en zengin işadamlarından birinin tüm mesaisini – Diyanet İşleri Başkanlığına değil- Fener Rum Patrikhanesi’ne hizmete hasretmesi ya da fethullahçıların Papa, Fener Rum Patriği ve Batı kökenli hristiyan misyonerlerle halvete girmesi;
bazen, kendi halkının can güvenliğinin hiçe sayılarak Bergama’da olduğu gibi şaibeli şirketlerden yana tavır konulması ya da nükleer enerji ihalelerinin sonlandırılmasına karşın sözleşmede olmadığı halde halkın kıt kaynaklarını taraf yabancı şirketlere tazminat olarak aktarılmasının önerilmesi;
bazen AB örneğinde olduğu gibi, “Kopenhag Kriterleri, TC Anayasası’nın üstündedir” gibi söylemlerle ulus-devletin sona erdiğinin, egemenlik-bağımsızlık-ulusal onur-ulusçuluk gibi kavramların modasının geçtiğinin vurgulanması; şeriatçılara ve bölücülere sınırsız ve koşulsuz özgürlük isteminde bulunularak bunun “demokratlık” olarak lanse edilmesi; bazen hizbullahçılar gibi kanlı örgütlere yıllar boyu göz yumulması ya da her türlü organize suç örgütü ile çıkar ilişkisi içinde bulunulması”
Görülüyor ki;
“Politikacı, kimi gazeteci , kimi akademisyen, kimi diplomat, kimi hukukçu, kimi tarikat-cemaat şeyhi, kimi de yüksek bürokrat ya da işadamı olarak, önce madden-manen bağlı oldukları, aidiyet duygusunu ve güvencesini hissettikleri ülke adına tüm yetkilerini kullanıyorlar.”
Bunlar 3-5 doğru arasına yaymak istedikleri yalanları sokarak paylaşıyor ve yazılardaki doğru haber arasına saklanmış olan YALANLARIN da GERÇEK gibi algılanmasını sağlıyorlar. İktidarın etkisiz bırakmak istediği kişileri, politikacıları da hedefe alarak karalıyorlar. Bunlara ETKİ AJANLARI diyoruz.
Korku, politik iktidarın kurulması ve sürdürülmesinde önemli bir enstrümandır. Türkiye’de Twitter trolleri genellikle #homoseksuellikyasaklansin, #kadinlarcalismasin, #kizlarokulagitmesin, #seriatgelsin, #oructutmayanlarsinirdisiedilsin gibi hastagler üreterek Türkiye’de egemen olan seküler korkuları aktive etmeyi hedeflerler. Bu hastagler, bu fikirlerin Twitter’da gündeme getirilip savunulmasından kaygıya kapılan insanların attığı eleştirel tweetler aracılığıyla kısa zamanda trending topic olur.
Bunlar TROL olarak isimlendiriliyor. Bir merkezden yönetiliyorlar. merkezin ortasında bulunan TROL ŞEFİ tarafından belirlenen konularda toplumu kandıracak, yanıltacak, iktidara yarar sağlayacak hukuk dışı, gerçek olmayan konuları içeren mesajlar yayınlıyorlar. Hedef kişilerin onurlarını kırararak itibarlarını düşürüyorlar. Binlerce benzer mesaj bir anda çevrime giriyor. İkinci basamakta medya devreye giriyor. Son basamakta ise iktidara çengellenmiş yargı devreye girerek hedefe konan kişi HAKSIZ bir dava ile karşı karşıya kalıyor.
“Trol” ne demektir? “İnternet trolü” kime denir?
İnternetin aktif kullanımı yaşamımıza yeni bir kelime daha ekledi. İngilizce orijinali “troll” olan kelimenin Türkçe karşılığı “muzip cüce” ya da “balık yemi”dir. Sosyal yaşamımızda internetin payı aniden artınca belki de birçoğumuz henüz trol kelimesini işitmemişken, onlarla uğraşmak zorunda kaldık. Kelimeyi dilimizde “trollemek,” “trolleşmek,” “trollük yapmak” vb. kullanıyoruz. Peki internet argo sözlüğüne eklenen bu yeni terimin gerçek anlamı nedir?
“Trol” ile tam olarak ne kast edilir?
Urban sözlüğünde birkaç farklı açıklaması yer alan trol teriminin en beğenilen açıklaması son derece basittir: “İnternette olmanın verdiği rahatlık ile kötülük yapan, adeta ipi salınmış bir saldırgan gibi sarkastik ve küçümseyici bir söylemle masum insanlara saldıran kişi!”
Wikipedia ise şöyle bir tanımlama getirmiştir: “İnternet’te insanların keyfini kaçırmayı ya da münakaşa çıkarmayı amaçlayan kişi. Forumlar, bloglar, sohbet odaları gibi çevrimiçi yerlerde insanları provoke ederek, duygusal cevaplar vermeye zorlayan ya da konuşulan konuyu dağıtarak varlık göstermeye çalışan kişi”
Aslında “internet trolü” mitolojideki “trol” adı verilen yaratıktan esinlenilerek türetilmiş bir kelimedir. Tıpkı mitolojideki trol gibi internet trolü de gizlenerek sorun yaratmaya çalışır. Trol mümkün olan her durumda öfkeli ve yıkıcı tavırlar sergiler. Üstelik bunların çoğunlukla gerçek bir amacı yoktur.
Trollere en çok nerede rastlanır?
Aslında internetin her mecrasında çok sayıda trole rastlayabiliriz. YouTube video yorumları arasında sıklıkla varlık gösterirler. Video’nun izlenme oranı arttıkça maruz kaldıkları trol saldırılar da artar. Yoruma açık popüler bloglarda ve haber sitelerinin yorumlar bölümünde bolca lanetleyici trol yorumuna rastlamak mümkündür. Bilhassa tartışmalı konularda görüşlerini dünyaya açıklamak isteyen insanlar arasına sızarak tartışmaları alevlendirmeye gayret ederler. Açık fikirli insanların tartışması için açılan forumlar da trollerin varlık gösterdiği mecralardır. Birbirini anlama ve kendi görüşlerini aktarma gayretinde olan insanlar arasına sızan troller, forum moderatörleri tarafından engellenmezse forumun maksadını kaybetmesine neden olurlar. Korkunç e-postalar yazarak insanları rencide etmeye çalışan troller de vardır. Üstelik bunu gerçek bir nedenleri olmadığı (hatta bazen mesajı yazdığı kişiyi tanımadığı) halde yaparlar.
Facebook, Twitter, Reddit, Instagram, Tumblr gibi sosyal mecralarda, bir durum güncellemesine yorum yapma, bir tweet’e cevap verme, anonim bir soru sorma gibi alanlarda trollük yaygındır. İnsanların fotoğraflarını yayınladıkları yaygın olarak kullanılan platformlardan biri olan Instagram, trollerce en zengin mecralardan biridir. Çünkü Instagram’da çoğu kişi herkese açık profil kullanır ve bu da trollerin fotoğrafların altına yorum yazmalarını kolaylaştırır. Kimliklerini gizleyerek kötü ve çirkin davranışlarının bedeli ile ilgili bir endişe duymaksızın öfkelerini, nefretlerini saçabilme imkanı sağlayan anonim sosyal ağlar troller için biçilmiş kaftan gibidir.
Facebook’ta büyük markalar, Twitter’da ünlüler ve takipçileri olan Tumblr gençleri her gün çok sayıda trolle mücadele etmek zorunda kalır. Bazen “trol” denilince muziplik, yaramazlık, haşarılık ve sarkazm ile sınırlı bir durumdan söz ediliyormuş hissini uyansa da siber zorbalığa varan örnekleri gelecekte de bunun ciddi bir problem olacağını göstermektedir.
Trollerle mücadele
Bir trol tarafından provoke edilmek istendiğinizi fark ederseniz yapabileceğiniz en iyi şey görmezden gelmektir. Bunu yapan kişilere sinirlenmek ve zaman harcamaksa yapılabilecek en kötü şeydir. Onların söylediği hiçbir şeyi kişisel algılamayın.
Bunu yapan kişinin gerçekten acı çekmekte olan ve kendisini iyileştiremeyeceğini bildiği için buna duyduğu öfkeyi başkalarına yansıtan çaresiz bir insan olduğunu hatırlayın. Böylece ona kızmaz ve bu anlamsız ve tahrip edici oyunu oynamak zorunda kalmazsınız.
“Aktroller” skandalını, aynı konu ile ilgili Stanford Internet Gözlemevi’nde çalışmış olan Fazıl Alp Akiş yorumladı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 30 Ocak günü paylaştığı videoda iktidar yönlendirmesiyle sosyal medyada paylaşımlar yapan sahte hesaplar, yaygın adıyla troller, hakkında elde ettiği bulguları açıkladı. Kılıçdaroğlu, “Devasa bir trol ağı Hazine’den çalınan paralar ile besleniyor” dedi. Türkiye’de sosyal medyada iktidarı destekleyen ve en az bir o kadar da muhalefeti kötüleyen trollerin varlığı neredeyse 10 yıldır biliniyordu ancak ilk defa siyasetin bu kadar odağında bir konu haline geldi.
TÜRKİYE’DE TROLLERİN TARİHÇESİ
2016 yılında “Red Hack” isimli hacker grubu dönemin Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın yazışmalarını sızdırdı. Bu yazışmaların içinde 2013 tarihli e-postalar, Albayrak’ın Gezi Parkı Protestoları sırasında bir propaganda ekibi kurmaya karar verdiğini gösterdi ve bu propaganda ekibi 28 Haziran 2013 tarihinde hükümet politikalarına destek veren “#DirenÇözüm” etiketiyle iktidarın trollük faaliyetlerini başlatmış oldu.
2013’ten bugüne kadar iktidarın altında çalışan trol ağları Türkiye’de ve dünyada birçok gazete ve akademik rapora konu oldu. Twitter’ın 2020 yılında 37 milyon tweet atmış 7 bin 340 hesabı sahte oldukları gerekçesiyle silmesi ve Stanford İnternet Gözlemevi’nden benim de içinde bulunduğum bir grup araştırmacının silinen hesapların AKP Gençlik Kolları’na bağlı olduğunu raporlaştırması Aktrolleri Türkiye’de gazete manşetlerine taşıdı.
TROLLERİ TANIMAK
Sosyal medya trollerini, yani bir grup adına propaganda veya bir gruba karşı kara propaganda yapmak üzere oluşturulmuş sahte hesapları tespit etmek zor değil. Bu hesaplar genellikle sahte bir isim ve sahte profil fotoğrafları kullanır, kendilerini istihdam eden gruba ait sosyal medya içeriklerine paylaşımlar ve beğenilerle destek verir ve kendi yaptıkları az sayıda paylaşımların neredeyse tamamı tek bir konu hakkındadır veya tek bir grubu hedef alır.
Grup olarak hareket eden trol birliklerinde bu hesapların aynı veya benzer tarihlerde oluşturulduğu, kullanıcı ismi formatı olarak benzerlik gösterdiği (örneğin bir özel isim, birkaç sayı ve aynı emoji), attıkları tivitlerde de aynı şablonu takip ettikleri görülür (örneğin destek verilen siyasetçinin fotoğrafı, benzer kalıplarda destek cümleleri ve aynı etiketin kullanımı) ve genellikle az sayıda takipçileri vardır. Bu hesaplar koordinasyonlu çalıştıklarından dolayı aynı zamanlarda paylaşım yaparlar.
Trollerin ve onları istihdam edenlerin temel hedeflerini şu başlıklar altından toparlayabiliriz: bireyleri veya kurumları hedef alan karalama kampanyaları yürütmek, etiket çalışmalarıyla propagandasını yaptıkları gruba olan desteği sahte bir biçimde büyütmek veya sahte bir gündem yaratmak, koordinasyonlu bir şekilde sosyal medya platformlarının şikayet mekanizmalarını kullanarak hedef aldıkları sosyal medya hesaplarını askıya aldırmak (spam), bilgi kirliliği ve dezenformasyon yaratmak ve kurumsal kanallardan yapması mümkün olmayacak şekilde bilgi sızdırmak.
Bu trol faaliyetleri arasında en yaygın olanların etiket çalışmalarıyla varolmayan bir destek yansıtmak ve kişileri hedef almak olduğunu söyleyebiliriz. Etiket çalışmalarının çok sayıdaki örneklerinden biri AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı Twitter’da açılan “#TAMAM” etiketine karşı çok sayıda trol tarafından paylaşılan “#DEVAM” etiketiydi.
Hedef gösterilen kişilere gelince en yaygın hedefin muhalif gazeteciler ve siyasetçiler olduğunu söylemek mümkün. Bu hesaplar, muhalif gazeteci ve siyasetçilerin isminin geçtiği öne çıkan sosyal medya paylaşımlarının altına, bu kişiler hakkındaki iftiraları dile getirerek veya hakaret ederek bu kişileri karalamaya çalışıyor.
TROL ŞEBEKESİ GELİŞİYOR, GENİŞLİYOR
Troller hakkındaki farkındalık arttıkça ve sosyal medya platformları trollere karşı aldıkları önlemleri geliştirdikçe trol şebekeleri yeni yöntemlerle çalışmaya başladı. Özellikle etiket çalışmalarında kullanılmak üzere tasarlanan ve en zahmetsiz trol hesap çeşidi olan “bot hesaplar”, yani bir yazılım aracılığıyla rastgele bir araya getirilen kelimelerin sonuna istenen etiketi yerleştirip paylaşan ve o etiketin kullanıldığı başka paylaşımlara destek veren sahte hesaplar. Norton Symantec siber güvenlik şirketinin 2016 yılında yayımladığı Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’yı kapsayan araştırmada, Türkiye’nin sosyal medyada en çok bot hesap kullanılan ülke olduğu belirtildi.
Norton Symantec siber güvenlik şirketinin 2016 yılında yayımladığı Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’yı kapsayan araştırmada, Türkiye’nin sosyal medyada en çok bot hesap kullanılan ülke olduğu belirtildi.
Bu bot hesaplar çok sayıda paylaşımda bulunup istenilen etiketi kolayca yaygınlaştırdıkları için tercih ediliyordu ancak paylaşım hızı ve içeriği bakımından tespit edilmesi kolay olmalarından dolayı büyük bir çoğunluğu yerlerini daha gelişmiş trol şebekelerine bıraktılar.
Otomatik olarak paylaşım yapan bot hesapların ürettiği paylaşım trafiğini yakalamak için daha fazla sayıda trolün istihdam edilmesi ve bu hesapların koordineli bir şekilde çalışabilmeleri için bir merkeze bağlı olan çok sayıda sahte hesap ve bu hesapların başlarında duran kişiler istihdam edildi.
AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal bir röportajda Armağan Çağlayan’ın kendisine aktroller hakkındaki sorusuna “2 milyon 100 bin teşkilat mensubuyla gerçek kişiler olarak sosyal medyada bulunuyoruz” şeklinde cevap verdi.
2020 yılında Twitter’ın Türkiye’de faaliyet gösteren 7 bin 340 sahte hesabı inceleyen Stanford İnternet Gözlemevi, bu hesaplar arasında “retweet hücreleri” olarak adlandırılan bir organizasyon şeklini keşfetti. Sahte hesaplar “AK Davam”, “AK Hilal” gibi isimli “retweet gruplarının” bir parçası oluyor ve birbirlerinin paylaşımlarını yeniden paylaşarak istenilen etiketi daha görünür kılıyordu. Böylece az takipçili hesaplardan yapılan paylaşımlar katsayısal olarak artıp çok etkili olabiliyordu.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı trol faaliyeti ise sahte hesapların yeni bir şekilde organize olmaya başladığını gösteriyor. Kılıçdaroğlu’na göre arkasında gerçek bir kişinin olduğu ve yüksek takipçili anonim trol hesaplarına bağlı küçük trol hesapları, yüksek takipçili hesapların yönlendirmesiyle paylaşımlarda bulunuyor. Bu yeni şebekenin ölçeğini ve işleyiş tarzını daha iyi anlamamız için Kılıçdaroğlu’nun hazırlattığı raporu kamuoyuyla paylaşmasını beklememiz gerekecek.
TROLLÜK VE AKTİVİZM ARASINDAKİ TEMEL FARK
AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal bir röportajda Armağan Çağlayan’ın kendisine aktroller hakkındaki sorusuna “2 milyon 100 bin teşkilat mensubuyla gerçek kişiler olarak sosyal medyada bulunuyoruz” şeklinde cevap verdi.
Gerçekten de Ünal’ın dediği gibi teşkilat mensupları gerçek kişiler olarak sosyal medyada bulunuyorsa, bu hesapların trol hesaplar olmadığı sonucuna varabilir miyiz?
Propaganda yapmak, etiket yaygınlaştırma çalışmalarına katılmak, sosyal medyadan muhalif siyasiler ve gazetecileri kötüleyen paylaşımlarda bulunmak pek tabii gerçek kişilerin yapabileceği eylemler ve bu hareketlerin kategorik olarak trollük olduğunu söylemek zor. Bu çalışmaların bir merkezden gelen yönlendirme sonucunda ve koordineli bir şekilde yapılması da kendi başına bir trollük faaliyetini oluşturmaz, hatta bir sanal miting bile sayılabilir. Nitekim, bu tarz, yani tek kaynaktan gelen çağrılarla, yürütülen yardım kampanyaları için etiket çalışmalarına katılmak trollük değildir. Anayasada teminat altına alınan toplanma özgürlüğü ve ifade özgürlüğü bu faaliyetlerin yasal olduğunu da söyler.
Kullanıcıların trollerle karşılaştıklarında yapmaları ve daha önemlisi yapmamaları gereken şeyler aslında çok basit: trollere kesinlikle etkileşim vermeyip (cevap vermek, paylaşıp ifşa etmeye çalışmak…) trol hesaplarını hemen engellemek hatta daha iyisi sosyal medya platformuna şikayet etmek. Twitter’da şikayet etme süreci sadece birkaç saniye sürüyor ve tanık olduğumuz trollere yanıt vermek yerine bu seçeneği kullanmak yapabileceğimiz en doğru hamle. Bunun sonucunda bu kişilerin hesaplarına bir takım sınırlamalar getirilebilir, mesela yorumları gizlenebilir ve yeterli sayıda şikayet olursa hesapları kapatılabilir.
Naci KAPTAN 07 Şubat 2022 / Güncellendi; 15 Ocak 2023 – Devam edecek
KAYNAKLAR
LİNK : http://www.olaganustukanitlar.com/trol-ne-demektir-internet-trolu-kime-denir/
LİNK : https://www.politikyol.com/aktrollerin-dunu-ve-bugunu/
İNTERNETİN HAYDUTLARI TROLLER VE ETKİ AJANLARI * Bölüm II – III
* MEDİPOL SPONSORUMUZ * AKP’nin parti içindeki ekiplerinin tamamının kendine ait sosyal medya trol ekipleri bulunuyor. Bunun son örneği Süleyman Soylu’nun istifa sürecinde ortaya çıkmış, Berat Albayrak ile Süleyman Soylu’nun ekipleri sosyal medya üzerinden karşı karşıya gelmişti.
Naci Kaptan – 10 Şubat 2022
Bölüm I http://nacikaptan.com/?p=97123
Bölüm II – III http://nacikaptan.com/?p=97193
Bölüm IV – V http://nacikaptan.com/?p=97105
BÖLÜM II
AKP’nin 200 kişilik Ak troll ekibi 24 saat esasına göre çift vardiya sistemine göre görev yapıyor. AKP’nin Yeni Türkiye Digital Ofisi’nin resmi açılışı bugün yapıldı. Açılış, AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Beşir Atalay tarafından gerçekleştirildi. Maslak’ta bir iş hanında faaliyet gösterecek ofiste 200 kişi 24 saat esasına göre çift vardiya olarak görev yapacak.
Tarih, 08 Mayıs 2015, Sözcü gazetesinde şu haber çıktı;
İşte “Ak troll” ekibi!
Açılış töreninde bir konuşma yapan AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Beşir Atalay,” Biz zaten sosyal medyayı önceden de etkili kullanmaya hep gayret ettik. Ama bazen de tam kontrolünüz olmayabiliyordu. Bazen sapmalar oluyordu. Şimdi tek merkezden, kendi kurumsal kimliğimizle, bütün sosyal medya platformundaki hesaplarımızı bilerek ve bunu sizlerle de paylaşacağız” dedi. İlk defa bir siyasi partinin böyle bir kurumsal merkez kurduğunu söyleyen Atalay,” Sadece seçim dönemi için değil, seçimden sonraya da uzanacak parti çalışmalarımızda kullanacağımız önemli bir platform olarak kullanacağız burayı “diye konuştu.
4 AYRI EKİP ÇALIŞACAK
Yeni Türkiye Digital Ofisi Direktörü Gökhan Yücel de merkezin işleyişiyle ilgili bilgi verdi. Merkezin farklı ekiplerden oluştuğunu söyleyen Yücel,” Bunlardan birincisi içerik üretimi ekimiz. İkincisi etkileşimi sağlayacak, yayılımı sağlayacak bir ekimiz var. 4 adet 45 kişilik ekipler var. Bu ekipler kampanyayı sahaya yayacak” dedi.
“AK TROLL BİRAZ KAMUOYUNUN OLUŞTURDUĞU BİR SÖYLEMDİR”
Kamuoyunda oluşan ” Ak troll ” algısıyla ilgili bir soruya yanıt veren Yücel, ” AKP’nin digital medya stratejisini Yeni Türkiye Digital Ofisi yürütmektedir. Adresimiz bundan sonra hepinizce malumdur. Hepinizi bekleriz. İstediğiniz her türlü soruyu bize sorabilirsiniz” dedi.
“Bizim görevimiz sahayı, teşkilatı bilgilendirmek. İçerik üretmek. Kampanyayı tahkim etmek ama aynı zamanda medyayı bu konu hakkında bilgilendirmektir” diyen Yücel sözlerini şöyle sürdürdü: Yeni Türkiye Digital Ofisinde Ak troll diye bir kadro yoktur. Yeni Türkiye Digital Ofisinde digital analistler çalışır, kreatif direktörler çalışır. Sosyologlar çalışır. Metin yazarları çalışır. Sosyologlar çalışır. Yabancı dil bilen insanlar çalışır. Siyasal iletişim uzmanları çalışır. Görsel tasarım ekipleri çalışır. Ak troll biraz kamuoyunun oluşturduğu bir söylemdir. Yeni Türkiye Digital Ofisinde çalışanlar Yukardaki saydığım disiplinlerdir. Bizim kapımız 7-24 herkese açık. Burası bir kampanya merkezidir. Bir mahremiyeti vardır ama bu mahremiyet, trollükle açıklanabilecek bir mahremiyet çerçevesi değildir.”
Aynı haberi Öykü Altuntaş BBC Türkçe, İstanbul 18 Mayıs 2015 şöyle verdi;
AKP Sosyal Medya Merkezi’nde bir gün
Maslak’ta bir iş merkezindeyim; girişte ilk karşıma çıkan Dijital Ofis’in logosu. Uzun bir koridoru geçerken yanımdaki duvarda boydan boya büyük harflerle #OnlarKonuşurAkPartiYapar etiketi, yaygın kullanımıyla ‘hashtag’i yazılı. ”Burası kampanya merkezi” diyor Gökhan Yücel, Yeni Türkiye Dijital Ofisi’nin direktörü. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin sosyal medya merkezi olarak tasarlanan bu ofis, 180 kişi için geniş ve gayet ferah görünüyor.
ARADAN 5 SENE GEÇTİ
AKP’nin trol ordusu ifşa oldu: Buzdağının sadece görünen yüzü…
Son haftalarda ‘temiz sosyal’ medya çağrısı yapan AKP’nin yıllardır bünyesinde bulunan ‘trol ağı’nın bir bölümü deşifre oldu. Tetikçilik yapan, hedef gösteren, operasyonlara zemin hazırlayan ağın ‘resmen’ ortaya çıkan faaliyetleri, buzdağının sadece görünen kısmı…
AKP’nin uzun yıllardır etkili olarak kullandığı sosyal medya trollerine ilişkin Twitter’dan dikkat çeken bir adım geldi. Twitter, Türkiye’den 7 bin 340 hesabı kapattığını açıkladı.
Hesapların kapatılma gerekçesi, AKP yanlısı manipülasyonun aracı olarak kullanılmaları olurken, “Bu ağın teknik göstergeleri ve hesapların davranışlarına dayanarak yaptığımız analizlerde, sahte ve ele geçirilmiş hesapların, AK Parti yanlısı siyasi söylemlerin yayılması için kullanıldığı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güçlü destek verdiği görülmüştür. Bugün 7 bin 340 hesabı arşivlerde ifşa ediyoruz” denildi.
Twitter’ın söz konusu adımı, AKP’nin yıllardır bilinen ve aktif olarak kullanılan ağının ortaya çıkan ilk yüzü oldu. Ancak ortaya çıkan 7 bin 340 hesaplık bu şebeke, buzdağının sadece görünen yüzü.
Çalışmalar 2020’den çok önce başladı: Varank tam ortasında
Twitter, sahte faaliyetlerde bulunan kullanıcıların oluşturduğu ağın 2020 yılı başlarında tespit edildiğini duyururken, AKP’nin trol ağının geçmişi oldukça eski. AKP’nin sosyal medyadaki trol ağı, ilk olarak Haziran Direnişi günlerinde gündem olmuştu. O sırada halkın en önemli haber araçlarından biri haline gelen Twitter’da yuvalanan AKP’li hesaplar, direnişi hedef alan, manipülasyon amaçlı organize paylaşımlara başlamıştı.
2015 yılında Hafıza Kolektifi tarafından AKP’nin ilk trol ağı haritası ortaya çıkarılmış, bu ağın nasıl hareket ettiğine ilişkin dikkat çeken bilgiler paylaşılmıştı. Bir trol hesabın bağları üzerinden hazırlanan haritada, bugünlerde Bakanlık görevinde bulunan Mustafa Varank’ın da yer aldığı ortaya konulmuştu.
AKTROL YÖNETİM HARİTASI, MERKEZDE MUSTAFA VARANK VAR
“Varank, mahlaslarıyla siyasi içerik üreten grup ve partinin resmi hesaplarıyla eşit derece sıkı bağlara sahip. Böylece bilginin herhangi bir hesaptan diğerine en kısa yoldan iletilmesindeki önemli ‘köprü’ niteliğinde” değerlendirmesinin de yer aldığı haritaya ilişkin, “Bunun da ötesinde devletle doğrudan bağlantılı olan bir ağın kamuya bilgiyi iletirken, nasıl bir yapı kullandığını anlayabilmek için daha da incelenmesi gerekiyor. Ak trollerin Gezi olayları sırasında önemini çok iyi kavradığımız özgür bilgi dolaşımı ve kolektif bilgi teyit mekanizmalarının bir karşıtı olarak tasarlandığını söyleyebiliriz” ifadeleri kullanılmıştı.
Sadece bu da değil: Pelikan ağı ve sosyal medya şebekesinden sızanlar AKP’nin sosyal medya organizasyonuna ilişkin zaman içinde ortaya çıkışına bilgilerin önemli bir bölümü de, parti içinde yaşanan kopmalarla ilgili. Zamanında bu organizasyonlarda yer alan isimler, buraların dışına düşünce kimi bilgileri servis etmeye başlamıştı.
Boğazda MEDİPOL tarafından finanse edilen karargah yalı
Bu isimlerden biri olan Fırat Erez, dönemin AKP Gençlik Örgütü Başkanı Abdurrahim Boynukalın’a bir sosyal medya stratejisi önerdiğini, bu konuda Beşir Atalay ile 45 dakikalık bir görüşme yaptığını, sunumunun çok beğenildiğini aktarırken, sonra kendisine hiçbir dönüş yapılmadığını, 7 Haziran seçimleri öncesi ise Beşir Atalay’ın “AKP’nin 100 kişilik sosyal medya ekibini” tanıttığını açıkladı.
Sonrasında yaşanan süreçte Hilal Kaplan ve Süheyl Öğüt gibi isimlerin kendisiyle temas kurduğunu aktaran Erez, Pelikancılarla tanışmasının bu şekilde gerçekleştiğini ve daha sonra sosyal medya faaliyetlerine başladıkları Boğaz’daki yalıyı ve bu süreçte neler yaşandığını aktarırken, AKP’nin sosyal medya trol ağına ilişkin de önemli bilgileri paylaşıyordu:
“Tek soru şu; Bu değirmenin suyu nereden geliyor?
İçinde sonradan kişi başına 4-5bin liralık olduğunu öğrendiğim ücretlendirmenin olduğu, 17 kadar insanın çalıştığı ve aylık 20 bin tl kirası olan bu yer nasıl finanse ediliyor?
Cevap; “Medipol sponsorumuz.”
Bir değil, birden çok ağ var
AKP’nin parti içindeki ekiplerinin tamamının kendine ait sosyal medya trol ekipleri bulunuyor. Bunun son örneği Süleyman Soylu’nun istifa sürecinde ortaya çıkmış, Berat Albayrak ile Süleyman Soylu’nun ekipleri sosyal medya üzerinden karşı karşıya gelmişti.
AKP İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, bu süreçte yaptığı açıklamayla AKP’nin maaşlı trol ordusunu yeniden gündeme getirmiş, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifası sonrası AKP Kadın Kolları Başkanı Lütfiye Selva Çam’ın Twitter’dan yaptığı paylaşıma tepki gösterenlere “maaşlı trol” demişti.
Çamlı, “Bir kısım maaşlı troller Kadın Kolları başkanımızın üzerine gittiğini görüyorum” ifadesini kullanmıştı.
Konuyla ilgili Biz10 TV’ye konuşan Çamlı, ”Sosyal medyada gündem olmak, etkileşim almak isteyen insanlar ofislerle bürolarla anlaşıyorlar. Onlara belli bir miktar da ödeniyor. Bunların tabi bazen ayarları kaçıyor” dedi.
Twitter’ın ortaya çıkardığı ağ parti içinde yer alan onlarca ağdan “merkeze” daha yakın duranları olurken, kapı aralandıkça bu ağın 7 bin hesapla sınırlı olmadığı, çok daha geniş bir ağın faaliyette olduğu görülüyor.
Operasyonlar için düğmeye hep onlar basıyor
Son dönemde AKP’nin yürüttüğü birçok operasyonun düğmesine sosyal medya üzerinden basılırken, bu süreçte “algıyı” yine sosyal medyadaki paralı trol ekibi yürütüyor.
Son dönemde gazetecilere ve muhaliflere yönelik operasyonların tamamında önce sosyal medyadan organize bir hedef gösterme faaliyeti devreye sokulmuş, ardından da operasyonun düğmesine basılmıştı.
Ayrılanlar itiraf ediyor
AKP’nin trol ağlarının zamanında yönetiminde de yer alan isimler, parti dışına düştükçe bu ağın faaliyetlerini de itiraf etmeye başlıyor. Bunun en tipik örneklerinden biri olan Ahmet Davutoğlu, yine bu ağlardan birinin, Pelikan’ın hedefi olarak görevinden edilmişti.
Davutoğlu bu hamlenin ardından AKP içinde paralı trol ağı bulunduğunu söylemiş, “”İletişim teröristleri çıktı ki; ahlakı yerle bir etti. Kim bunlar, troller. Bunlar iletişim teröristleri. İnsanların şahsiyetini, haysiyetini, izzetini, yok yere bitirecek şekilde para ile tutulmuş adamlar, bir anda bir algı oluşturuyorlar. Başbakanlıktan ayrılma süreci esnasında ‘Pelikan Dosyası’ diye bir şey çıktı. Beni birazcık tanıyanlar için her birisi iftira olan şeyler. Peki kim bunu çıkarttı, belli değil. Ben biliyorum da toplum bilmiyor” ifadesini kullanmıştı.
‘Temiz’ sosyal medya…
Sosyal medya sicilinin özeti bu olan AKP, son günlerde “temiz” sosyal medya çalışması başlattığını duyururken, yeşil etiket ve “milli hesap” vurgusuyla bayrak kullanmaya başladı.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, partisinin hazırladığı “Sosyal medya etik kuralları”nı açıklamıştı. 12 kural arasında “şeffaf olunması, sosyal medya mecralarında, anonim hesaplar kullanmayarak açık kimlikle, gerekli hukuki sorumluluğu üstlenerek ve gerçek kişiler olarak bulunulması” yer alırken, bu kuralların biri bile AKP’nin paralı sosyal medya ekibi için geçerli olmadığı görülüyor.
Twitter’ın kapattığı AKP’ye bağlı 7 binin üzerindeki hesabın icraatlarının kısa özeti dahi gerçek durumu gözler önüne seriyor.
BÖLÜM III
Stanford’un konuya ilişkin raporundan bazı tespitler şöyle:
Birçok sahte karakter tespit edildi, bu hesapların benzer isimlerle aynı gün açıldığı ortaya çıktı. Sahte ve çalıntı hesaplar tek bir merkezden yönetildi. Hesaplardan atılan tweetlerle muhalifler hedef alındı. Tweetler Erdoğan’a destek amacıyla atılıyordu. AKP’nin halkın istediğini yaptığı algısını oluşturacak kampanyalar yönetildi. Kripto para dolandırıcılığı yapıldı.
CHP’nin ‘trol raporu’ndan detaylar:
12 bin hesaptan ayda 300 bin tweet
Sosyal medyada konu dışı, kışkırtıcı, suçlayıcı mesajlarla okuyucuları provoke ederek, tepkisel cevaplar almaya ve bu yolla belirli bir hedef için kullanıcıların algısını manipüle etmeye çalışan anonim hesaplara trol deniyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geçen hafta, hükümetin halkın vergisiyle ‘beslediği trol ağı‘nı ortaya çıkardıkları bir rapor hazırlandığını duyurmuş, şu mesajı paylaşmıştı: “Halkımızdan vergiyle, zamlarla çalınan paraları, devasa bir trol ağını beslemek için harcıyorlar. Milletin mutfağı yangın yeri, Sarayın tek derdi illegal dinleme, mobese ile izleme, trollerle küfür kıyamet. Ahlaksızlığın sınırı yok, çocuklar bile araç…”
CHP lideri, bazı trolleri de ifşa etmiş, bunun ardından ‘#SarayınTrolleriİfşaOldu’ etiketi sosyal medya gündeminde birinci sıraya oturmuştu.
Sözcü’den Saygı Öztürk’ün yazısına göre rapora ilişkin detaylar da ortaya çıktı.
Buna göre trol ordusunun organizasyon şeması üç kademeden oluşuyor. İlki içerik üretenler, ikinci kademe, onların işaretiyle saldırıya geçenler ve en alt basamakta da ‘destek grubu’ bulunuyor.
Bütün ağda CHP ve Kılıçdaroğlu’nu hedef alan 10 ila 12 bin trol hesap, aylık 250 ila 300 bin kışkırtıcı tweet atıyor.
Aralarında @sencer_2023_, @Avicenna_Razi, @themarginale ve @TheLaikYobaz gibi hesapların bulunduğu birinci kademedeki ‘lider troller’ sosyal medyada dolaşıma sokulacak içeriği üretiyor.
Bunların altında çalışan ve yine CHP ve Kılıçdaroğlu’nu hedef aldığı belirtilen @KANLINEVZAT35, @_trakyali, @SERVETK73804671, @Sabrikontek, @3461_kml, @Abdulla72476125 ve @JAWARECEP8 gibi ‘taşeron içerik üreticiler’ de bulunuyor. Bu hesapların aylık yaklaşık 400 içerik ürettiği kaydedildi.
Organizasyon şemasının en altında yer alan ve esas amaçları üst gruplarda üretilen içeriği dolaşıma sokmak olan ‘destek grubu’ndaysa @2023TRKY, @Reis_Rte_Reis, @Vatann_Millett, @ak_balkon, @ESMA43188066, @KARA_DAVUT_OF61 ve @emirbrkt gibi hesaplar bulunuyor.
Raporda trol hesapların başlıca özellikleri şöyle sıralandı:
<![if !supportLists]>§ <![endif]>Çoğunlukla gerçek bir kimliğe sahip değiller.
<![if !supportLists]>§ <![endif]>Bazı trol hesapların adlarında dört ve daha fazla rakam bulunuyor. Bu trol hesapların rastgele oluşturulduğuna işaret ediyor.
<![if !supportLists]>§ <![endif]>Kullanıcı adları belirli bir siyasal partiye, ideolojiye ya da kişiye atıfta bulunuyor veya bunlarla özdeşleşiyor.
Kemal Kılıçdaroğlu, bir süredir kısaca malumun ilâmı olarak nitelendirebileceğimiz videolar yayınlıyor biliyorsunuz. En son AKP’nin maaşlı trollerinden bahsetti, beraberinde de Osmanlı Ocakları Eskişehir il başkanı olduğu iddia edilen bir trol çobanının videosu düştü.
İzlemeyenler için söylediklerini alıntılayayım:
“Sosyal medyada 200 bin kişilik ordumuzun ben yönetimindeyim. Sizin bilmediğiniz bir sosyal medya savaşı da veriyoruz. Bunu bilmenizi istiyorum. Orayı biz yönetiyoruz artık. Herkesin elinden aldık. Her gece 200 bin kardeşimle beraber gece 23.00’e kadar ailemden uzak kalma pahasına bir odaya çekilip bir mücadele veriyoruz. Ne mücadelesi veriyoruz biliyor musunuz? 2023 mücadelesi veriyoruz. Çünkü o günü almalıyız. O gün bizim günümüz. Recep Tayyip Erdoğan’ı tekrar bu davanın başına, ümmetin başına getirmeye, onu lider yapmaya ve Devlet Bahçeli ile beraber bu ülkeyi tekrar yönetmek için, yönettirmek için onların önünde ordu olmaya kefenli liderin, kefenli askeri olmaya ant içtik.”
Eğer haber doğruysa, olay Eskişehir’de AKP il başkanının da katıldığı, düğün salonunda düzenlenen bir etkinlikte gerçekleşiyor.
Meseleyi bildiğim tarafından tutmaya devam edersem, AKP’nin sosyal medyayla derdi 2013’ten beri sürüyor. 2013’ten, yani Gezi’den önce, AKP’nin böyle bir derdi yoktu, Erdoğan başta olmak üzere AKPlilerin çoğunun Twitter hesabı bile yoktu. 10 Ocak 2012’de Erdoğan’ın sosyal medyayla ilgili söylediklerini hatırlayalım; “Hakara, makara yaparlar. Benim adıma başkaları giriyor zaten. Benim kendi resmi hesabım yok.” O dönemde, Melih Gökçek dışında Twitter’la yatıp kalkan başka bir AKPli varsa da ben hatırlamıyorum. AKP, o dönemde sosyal medyayı büyük oranda, iş ortakları Fethullahçılar tarikatına bırakmıştı.
Telegram kanallarında örgütlenen lümpen delikanlıların ‘Gavura vurur gibi vurun‘ denerek ‘savaş‘a yollanmasının pratikte gürültü yapmaktan başka bir faydası yok. Zira üretilen bir söylem yok. Söylem üretilecek koşullar da yok; özgür düşünce, özgür irade ve etkili bir büyük anlatı olmadan, neyin söylemini üreteceksiniz? AKP’nin söyleyecek sözü bitti.
KAYNAKLAR
(DHA)
LİNK : https://www.sozcu.com.tr/2015/gundem/iste-ak-troll-ekibi-826812/
LİNK : https://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/05/150515_akp_sosyal_medya
TÜRKİYE’DEKİ RUS DİJİTAL MEDYA VE BİLGİ EKOSİSTEMİ – H. Akın Ünver | EDAM, Oxford CTGA & Kadir Has Üniversitesi
Dağhan Irak –
LİNK : https://www.diken.com.tr/ak-trol-ordusu-mu-neo-yeniceri-ocagi-mi/
LİNK : https://www.diken.com.tr/chpnin-trol-raporundan-detaylar-12-bin-hesaptan-ayda-300-bin-tweet
İNTERNETİN HAYDUTLARI TROLLER VE ETKİ AJANLARI * Bölüm IV – V
* BİR TROL FABRİKASININ TUHAF ÖYKÜSÜ VEB-BRİGADİ, WEB TUGAYLARI “Internet Issledovaniya” “İnternet Araştırmaları”
TROL – NYPOST – Composite Shutterstock
BİR TROL FABRİKASININ THAF ÖYKÜSÜ
VEB-BRİGADİ, WEB TUGAYLARI
“Internet Issledovaniya” “İnternet Araştırmaları”
Naci Kaptan * 11 Şubat 2022
Bölüm I http://nacikaptan.com/?p=97123
Bölüm II – III http://nacikaptan.com/?p=97193
Bölüm IV – V http://nacikaptan.com/?p=97105
İlk 3 bölümde Türkiye’de AKP tarafından internette siyasi amaçlarla propaganda ve dezenformasyon yaparak toplumu etkilemek, yönlendirmek, muhalifleri karalamak, itibar suikastı yapmak, yandaş medyaya gerçek olmayan bilgi üretmek, siyasetçilere “kara” propaganda alanı yaratmak, yargıyı harekete geçirmek için kurulmuş olan TROL bileşenleri hakkında bilgiler paylaşmıştım. Bu bölümde de TROL’lerin en çok aktif olarak kurumsallaştığı ve hatta ABD’de başkan seçimlerinde etkin olduğu iddia edilen WEB TUGAYLARI‘ından bahsedeceğim.
Naci Kaptan – 11 Şubat 2022
BÖLÜM IV
St. Petersburg’un kuzeybatısında bulunan Savuşkina Caddesi 55 numaradaki binanın (üstte) girişindeki levhada “Internet Issledovaniya” yazıyor. “İnternet Araştırmaları” demek. Daha önce bu kuruluşun isminin sonunda bir de “Agenstvo” (Ajansı) vardı.
WEB TUGAYLARI – KREMLİNBOT’ları TROLLER
Web tugayları (Rusça: Веб-бригады Veb-brigadı; diğer adları: Rusya troll ordusu, Rusya botları, Putinbotları, Kremlinbotları , troll fabrikası, Lakhta trolleri veya troll çiftlikleri , Rusya hükûmetine bağlı devlet destekli anonim internet siyasi yorumcuları ve trollerdir.
Katılımcıların belirttiğine göre, Rusya devlet başkanı Vladimir Putin yanlısı ve Rusya yanlısı propagandayı teşvik etmek amacıyla, büyük ölçekli planlı trol ve dezenformasyon kampanyaları yoluyla Rus ve uluslararası siyasi bloglara ve internet forumlarına katılan ekipler, yorumcu grupları, kuklalar ve sosyal botlar halinde organize olmuşlardır.
Bir trol fabrikasının tuhaf öyküsü
Demokrasinin altını oymakla suçlanan güçlü bir lider… Propagandayı; komplo teorileri, tehdit ve saldırılarla yoğuran iktidar partisinin gençlik kolları… Ve yandaş bir işadamının kurduğu trol fabrikası…
Bugünlerde Rusça sosyal medya siteleri Odnoklasiki ve Vkontakte’yi takip ediyorsanız tüm bunları siz de görüyorsunuzdur. Ukrayna krizinin ardından şimdi Suriye’ye askeri müdahalede bulunan Rusya yönetiminin eleştirel seslere tahammülü iyice azaldı.
Devlet Başkanı Vladimir Putin’i ve politikalarını her eleştiren vatan haini ilan ediliyor, bilhassa bağımsız gazeteciler… Uzun bir süredir her tür eleştiri, “Batı’nın Rusya’yı bölmeye yönelik şeytani planlarının bir parçası” diye sunuluyor Kremlin yanlısı troller tarafından…
Görülmemiş şey mi bu?
Aslında troller ve “robot lobileri” sadece Türkiye’de değil, daha birçok ülkede giderek büyüyen bir sorun:
Meksika, Çin, Avustralya, İngiltere, Ekvador, ABD, Azerbaycan, Bahreyn, Güney Kore, Suudi Arabistan, Fas, vs. Ama siyasi amaçlarla organize edilmiş dev bir trol ağı dendiğinde en iyi belgelendirilmiş vaka hiç şüphesiz Rusya.
Rus trollerin sesi pek yüksek çıksa da, St. Petersburg’daki merkezleri sakin. Bu dünya güzeli şehre son gittiğimde, o binanın bulunduğu şehir dışındaki mahallede bir arkadaşımı da ziyaret etmiştim. Sessiz, huzurlu bir yerdi. Son dönemde öğrendik ki “Putin’in trol fabrikası” denilen yer meğer buradaymış.
Semt hala sessiz ama ifşaata rağmen bu binada “siyasi trolleme” ve dezenformasyon faaliyetinin sürdüğü söyleniyor. Nasıl bir yer burası?
ABD, Avrupa ve Rus medyasında son bir buçuk yıldır yayınlanan haberlerden derlediğim bilgilere göre durum şöyle:
Bir trol fabrikasının tuhaf öyküsü
* St. Petersburg’un kuzeybatısında bulunan Savuşkina Caddesi 55 numaradaki binanın (üstte) girişindeki levhada “Internet Issledovaniya” yazıyor. “İnternet Araştırmaları” demek. Daha önce bu kuruluşun isminin sonunda bir de “Agenstvo” (Ajansı) vardı.
* Rus medyasına göre İnternet Araştırmaları Ajansı’nın 2.500 metrekarelik bu ofis binasındaki 40 kadar odada, Rusya’nın dört bir yanından gelen, çoğu genç 400 kadar kişi iki vardiya halinde 24 saat çalışıyor.
* Rusya’da çoğu gazeteci aylık 25-30 bin ruble maaş alırken, ‘Ajans’ta çalışan çok daha deneyimsiz yüzlerce kişiye ayda ortalama 40 bin ruble ödeniyor. Bu miktar Rusya’da öğretim üyelerinin maaşı seviyesinde.
Tam olarak ne yapıyor bu insanlar?
* ‘Ajans’ın her çalışanından, her gün İngilizce ve Rusça haber sitelerine 5 yorum yazması ve her biri 2 bin takipçiye sahip 10 hesaptan 50’şer tweet göndermesi isteniyor. Elbette tüm yorumların Kremlin yanlısı olması şart. Siyasi hiciv içerikli ‘caps’ler ise son gözdeleri…
* Yorumlarıyla sosyal medyada “fenomen” olan (takipçisini hızla artıran) az sayıda çalışan, “Özel Projeler” bölümüne terfi ediyor. Bu bölümde çalışanlar boş siyasi yorum bombardımanını bırakıyor. Kilo verme yöntemleri veya yoga gibi bir konularda nitelikli bloglar yazmaya odaklanıyorlar.
* “Özel Projeler” çalışanlarından beklenen, yoğunlaştıkları konuda içerik üreterek takipçilerini artırmaları. Her gün 10 siyaset dışı gönderi hazırlıyor, aynı birimdeki arkadaşlarının hazırladığı 150-200 gönderiye yorum yapıyorlar. Günde sadece 5 siyasi yorum gönderiyorlar. Böylece siyasi mesajlarının etkisi artıyor. İşte gerçek troller onlar.
Rus trolleri kim kontrol ediyor ve ne gibi siyasi mesajlar veriyorlar?
* Muhalif Rus gazetesi Novaya Gazeta’nın bir haberine göre, Kremlin’in catering ihalelerini alan oligark Yevgeniy Prigojin, İnternet Araştırma Ajansı’nın aylık 400 bin dolarlık bütçesini cebinden karşılıyor.
* Rusya’nın geleneksel yandaş medyasından ve -bazı iddialara göre- Kremlin’deki danışmanlardan o gün ne talimat gelmişse, troller sosyal medyada, bloglarda ve haber sitesi yorumlarında onu yazıyorlar.
* Örneğin muhalif lider Boris Nemtsov Moskova’nın göbeğinde öldürüldüğünde, binlerce trol, “Muhalifler Rusya’yı karıştırmak için kendi adamlarını öldürdü” diye mesaj bombardımanı başlatmıştı.
* Dezenformasyon amaçlı komplo teorileri, Prigojin’in finanse ettiği ve Kremlin yanlısı NTV televizyonunda yayınlanan bir “belgeselde” de vardı.
* Buna göre 2011’deki Putin karşıtı gösterilere katılan protestocular aslında Batı ajanıydı. Hatta ABD yetkilileri meydandaki göstericilere kurabiye bile dağıtmıştı!
Her şey nasıl başladı?
* Rusya’da troller böyle “endüstrileşmeden” evvel, Kremlin yanlısı gençlik örgütü Naşi’nin kontrolündeydi.
* 2012’de Anonymous’ın sızdırdığı epostaları içeren ve Rus muhalif medyasında yayınlanan belgeler, Naşi’nin Putin’i yüceltip muhaliflerin itibarını zedelemek için dev bir trol ağı kurduğunu ortaya koydu.
* Naşi bugünkünden çok daha yüksek paralar ödeyerek bu işi kotarıyordu, fakat gençlik örgütü sonunda gözden düştü, lağvedildi ve yerini doğrudan Kremlin’e bağlı olan başka bir örgüte bıraktı. Bugün İnternet Araştırmaları Ajansı da kapatılıp yerini başka bir oluşuma bırakabilir.
* Ajans’ın eski çalışanlarından Marat Burkhardt geçen nisanda The Guardian’a konuşup epey kirli çamaşırı ortaya döktü.
* Ardından “fenomen” çalışanlardan Ludmila Savçuk (altta) haziranda New York Times Magazine’e konuşup ‘Ajans’ı deşifre etmeyi sürdürdü. Şavçuk, taşeron değil kadrolu çalışan haklarından yararlanmak isteyince şirketi dava etmişti.
* Kremlin ‘Ajans’ı da gözden çıkarırsa, bu Marat’ın bahsettiği, “çalışanlarının aptallığından” olacak.
Nasıl bir aptallık?
* Aslında Ajans için her şey, 11 Eylül 2014’te uygulamaya konan, zekice planlanmış, sofistike bir dezenformasyon operasyonuyla başlamıştı.
* O gün aynı anda ABD merkezli onlarca Twitter hesabından, ABD’nin Louisiana eyaletinde bir kimya tesisinde yangın çıktığına dair mesajlar yağmaya başladı.
* Tweet’ler ünlü gazetecileri “mention” ederek uyarıyor, Louisiana’da durumun çok kötü olduğu iddia ediliyor, hatta yangın haberinin manşete taşındığı CNN internet sitesinin ekran görüntüsü de paylaşılıyordu.
* Dahası, YouTube’dan paylaşılan videoda bir adam, Arapça bir haber kanalına ayarlı televizyonunu gösteriyordu. Ekrandaki maskeli kişi ise yangının bir saldırı sonucu gerçekleştiğini ve IŞİD adına bu saldırıyı üstlendiklerini söylüyordu.
* Oysa her şey, tıpkı daha sonra Atlanta’da bir Ebola salgını çıktığını iddia eden sosyal medya kampanyası gibi, St. Petersburg merkezli ‘Ajans’ın yürüttüğü bir dezenformasyon projesiydi.
* İnternetin bir “CIA icadı” olduğuna inanan Putin, ABD Başkanı Barack Obama’yı kendi topraklarında, kendi silahıyla vurmaya karar vermiş gibiydi.
Peki Kremlin neden şimdi Ajans’ı gözden çıkarsın?
* Marat Burkhard trollerin “aptal” olduğunu söylüyor. İkna edici içerik üretemiyorlar. Obama’ya “maymun” demekten daha iyisini yapamıyorlar.
* Şirket yönetimi, cehaletlerini gizlemek için trollere sürekli dilbilgisi ve siyaset bilim dersleri ayarlamak zorunda kalıyor.
* Louisiana asparagası gibi büyük enerji ve ciddi bir koordinasyon isteyen dezenformasyon çalışmaları ise ancak çok kısa süreli bir etki yaratıyor.
Troller zafer kazanabilir mi?
* İnternet bilginin serbest akışını kolaylaştıran bir mecra. Otoriter rejimler ise bilginin kontrolünü esas alıyor. Bu yüzden bu rejimler var oldukça, troller de olacaktır.
* Fakat trollerin uzun vadede başarılı olması mümkün değil. Yalan sosyal medyada hızlı yayılıyor, evet, ama sonra gerçek de aynı hızla yayılıp onu siliveriyor.
* “Fenomen” olan trolün ömrü, itibarını sıfırlayacak ilk yalana kadardır. Augustinus ne demiş: “Gerçek aslan gibidir, onu savunmanıza ihtiyacı yoktur. Salıverin yeter, o kendisini savunur.”
Asıl tehdit nerede?
* İletişim, mesajın kaynaktan alıcıya iletilmesidir. “Gürültü” bu süreci zorlaştırabilir ve hatta engelleyebilir. Peki ülkelerin en muktedir kuvvetleri olan devletler organize şekilde “gürültü yapmaya” karar verirse ne olacak?
* “Aptal troller” ifade özgürlüğünü asla yok edemeyecek olsalar da, son dönemde otoriter rejimlerin geliştirdiği sistematik yaklaşımlar özgürlüklere ciddi darbe vuruyor.
* Örneğin, İran Kültür Bakanı Ali Cenneti 10 Mayıs’ta emniyet müdürlerine şöyle seslendi: “Geçmişte medyayı baskı altına alarak ve bilgiye rehberlik ederek haberlere yön verir veya onları kontrol ederdik. Bugün çok farklı bir sahneyle karşı karşıyayız. Medyayı kontrol etmek teknik ve coğrafi olarak artık mümkün değil … Önerilebilecek en önemli çözüm, içerik üretimidir. Sahneye ağırlığımızı koymalı ve içerik üretmeliyiz ki ancak ürettiğimiz içerik kadar kamuoyunu kontrol edebiliriz.”
* Önümüzdeki yıllarda iletişim açısından en önemli sorun, az bulunan iyi içeriğin, bir ‘kötü içerikler okyanusu’nda boğulma riski olacak. Fakat yine de kötümser olmamak gerek. Çünkü yeni teknolojiler buna da çare buluyor.
Bu hafta yaşadığım kişisel bir örnek vereyim…
* Bu yıl itibariyle toplam internet trafiğinin yüzde 60’ını botlar, tam hesaplanamasa da hatırı sayılır bir oranını kötü içerikler (porno, spam, vb.) oluşturuyor.
* Ama ben bu curcuna içinde, sosyal medyada göremediğim, internette diplere gömülmüş iki kaliteli içeriğe ulaşabildim.
* StumbleUpon uygulamasındaki kişiselleştirilmiş öneri sayesinde The Atlantic’te çıkan Çin ile ilgili bu güzel yazıyı okudum.
* Pocket’ın eposta ile ile gelen önerisi sayesinde ise io9’daki Britanya Savaşı konulu bu yazıyı fark ettim.
Kısacası “aptal” trollerin interneti “domine etmesi” uzun vadede mümkün görünmüyor. Çünkü merkezi olmayan bir medyayı merkezi yöntemlerle boyunduruk altına alamazsınız.
Fakat büyük örgütlerin (dev şirketler, devletler) “hakikat konusunda sorunlu” içerik üretimine endüstriyel bir ölçekte başlaması, ifade özgürlüğü kanallarını daha da daraltabilir.
BÖLÜM V
TÜRKİYE’DEKİ RUS DİJİTAL MEDYA VE BİLGİ EKOSİSTEMİ
Son yıllarda, Rusların dezenformasyon ve uydurma haberler de dahil olmak üzere dijital bilgi faaliyetleri ve seçimlere karışmaları, uluslararası haberler ve akademik araştırma organlarında ön plana çıkar hale geldi. Basit bir Google Trends sorgusu, ‘fake news’, yani ‘uydurma haberler’ ifadesinin Ekim 2016’yla birlikte küresel ana akım kullanıma girdiğini ve Kasım’daki ABD Başkanlık Seçiminin hemen ardından zirve yaptığını gösteriyor.
Bu tarihten beri dezenformasyon kavramı Rusya’nın Batı’daki dijital bilgi faaliyetleriyle eş anlamlı hale gelmiş olup, birtakım deneysel araştırma projesi bilgi savaşlarının seçimlere ve politik tutumlara olan etkisine odaklanmıştır. Rusya’nın Batı demokrasilerindeki medya ekosistemi, bilgi ve dezenformasyon dinamikleri de dahil olmak üzere detaylı olarak belgelidir.
Bu odaklanma büyük oranda seçimlere yapılan karışmalara, uydurma haberlere ve troller ve botlar gibi etkileri sık sık gerçek hayatta hissedilen dijital bozucu unsurlara yönelik farkındalığın artmasından kaynaklanıyor. Siber savaş gibi diğer dijital münakaşa yöntemlerinin yanı sıra, Rusya’nın bilgi faaliyetleri yalnızca ülkenin resmi iletişim politikasıyla sınırlı kalmıyor. Bu stratejiler Rusya’nın askeri doktrininin bir parçası olup, bunlardan konuyla en çok ilgili olanı Rusya Federasyonu 2010 Askeri Doktrini’dir.
Bu doktrin, ülkenin batı sınırlarındaki gerginliklerin “yatıştırılmaları için tırmandırılmalarını” amaçlamıştır. Bu amaç doğrultusunda söz konusu belge ‘hibrit savaş’ yönteminin izlenmesini tavsiye etmiştir. Bu ifade, geleneksel askeri girişimleri desteklemek adına kullanılan, izi sürülemez ve genelde şiddet içermeyen araç ve metotları tanımlayan kapsayıcı bir tabirdir. 2010 doktrini, “savaş ve barış halleri arasındaki hatların belirginliğini yitirdiği” saptamasını yapan ve “savaşlar artık ilan edilmiyor ve başladıktan sonra da alışılagelmedik bir şablonda ilerliyor” diye ekleyen 2013 Gerasimov Doktrini tarafından da desteklenmiştir.
Hibrit savaş bir Rus icadı olmadığı gibi, Rusya askeri girişimleri desteklemek için askeri olmayan tedbirler alan ilk devlet de değil. 2010 doktrini daha ziyade USCENTCOM’un 2006 yılındaki İsrail-Hizbullah Savaşı’na yönelik analizinde ortaya attığı ‘hibrit savaş’ teriminin bir ikrarı niteliğindeydi.
İnternet birçok açıdan bir güç sahası haline geldi; toprak, su ve hava gibi. Ocak 2019’da dünyadaki İnternet erişimi %51’e ulaştı. Bu, dünyanın yarısından fazlasının İnternet kullandığı ve dijital şekilde birbirlerine bağlı olduğu anlamına geliyor. Çoğu büyük ülke, küresel bağlantısallığın kaçınılmazlığını öngörerek kendilerini dijital alanda stratejik olarak daha iyi konumlandırabilmek adına şimdiden uzun vadeli stratejiler geliştirmiş durumda.
Önemli Dezenformasyon Vakaları ve Batı’daki Karşı Önlemler
Rusya’nın Batı’ya karışmasıyla ilgili en büyük ithamlar 2016 ABD Başkanlık Seçimi sonrasında ortaya çıktı. ABD Ulusal Güvenlik Bakanlığı (DHS) ve Ulusal İstihbarat Direktörlüğü (ODNI), Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in seçimi Donald Trump’ın kazanma ihtimalini arttırmaya yönelik geniş çaplı ve yüksek seviyeli bir ‘etkileme kampanyası’ yapılması emrini bizzat verdiğini belirtti. ABD güvenlik ajanslarına göre bu, Demokrat Parti Ulusal Komitesi sunucularıyla Hillary Clinton’ın kampanya direktörü John Podesta’nın hesabının Rusya askeri istihbaratı (GRU) liderliğindeki bir girişim sonucu hacklenmesi ile gerçekleştirildi.
Daha sonra Ocak 2017’de ABD Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper verdiği tanık ifadesinde Rusya’nın koordineli, devlet tarafından yönetilen ve internet tabanlı haber ve sosyal medya platformlarına yayılan bir ‘uydurma haber kampanyası’na da giriştiğini iddia etti. Tüm bu gelişmeler, Mayıs 2017’den beri ABD Adalet Bakanlığı Özel Danışmanı Robert Mueller tarafından yürütülmekte olan ve Rusya ile Rusya yanlısı ağların 2016 seçiminde ne derece rol oynadığını araştıran meşhur ‘Mueller soruşturması’na sebebiyet verdi.
Soruşturmanın büyük bir alt başlığı da Rusya’nın ABD’deki dijital medya faaliyetleri içinde hackleme gibi doğrudan saldırıların ötesine geçenlerin ne seviyede olduğuyla alakalı. 2018’in Aralık ayının ortasında, Rusya’nın dezenformasyon faaliyetlerinin ABD seçimlerindeki ölçülebilir etkisini araştıran iki deneysel araştırma ABD Senato İstihbarat Komitesi’ne sunuldu. Bu raporlardan Oxford İnternet Enstitüsü’nün (OII) Sayısal Propaganda Projesi tarafından yapılanı Rusya İnternet Araştırma Ajansı’nın (IRA), ABD kamuoyunu hedeflenen manipülasyon doğrultusunda politik anlamda kutuplaşmış çıkar gruplarına bölmeye yönelik dezenformasyon, bot ve troll kullanımının ne derecede olduğunu ortaya koyuyor.
Rapor spesifik olarak Rusya’nın girişimlerinin Amerikalı sağ seçmenlerin sosyal, ırksal ve dini gerginlik ve korkularını nasıl belirleyip kamçıladığını ve bu gerginlik ve şikayetleri seçimde Trump’ı desteklemelerini sağlayacak şekilde kanalize etmek adına nasıl hatalı ve uydurma içerik aktarımı yaptığını aktarıyor.
Rapora göre bu hedefli dezenformasyon çabası yalnızca Donald Trump’ın zaferine ciddi bir katkı yapmakla kalmayıp, Başkanlığının tartışmalı karar aşamalarında dijital popülaritesini desteklemeye de devam etti. Araştırmacının bakış açısından ilginç olan ise Rusya’nın ABD’deki dezenformasyon ekosistemini tespit edip ayrıntılarıyla açıklamanın çok kolay oluşu.
OII raporu Rusya yanlısı ya da Rus kökenli içeriklerin (beğeniler, paylaşımlar, retweetler, yorumlar) %99’unun IRA tarafından kontrol edilen ve “Being Patriotic” (Yurtsever Olmak), “Heart of Texas” (Teksas’ın Kalbi), “Blacktivist” (Siyah Aktivist), “Army of Jesus” (İsa’nın Ordusu) gibi isimler taşıyan 20 Twitter ve Facebook hesabından çıktığını gözler önüne seriyor.
Bu hesapların büyük çoğunluğu Russia Today, Sputnik ve RIA Novosti gibi aleni şekilde Rus kökenli haber sitelerinden link paylaşımları yapmakta olup, bu durum web alanı takibini geniş bir veri kümesi içerisinde Rusya yanlısı bir ağın saptanması açısından en yaygın analitik araçlardan biri haline getiriyor. Başka bir deyişle Rusya ABD’deki dijital etkileme faaliyetlerini gizlemek için çok da büyük bir çaba sarf etmemiş olup, bu hesapların birçoğu Amerikan bilgi ekosisteminde farklı isimlerle varlıklarını sürdürmekte ve aşırı sağ bilgi ağlarında fikirlerini paylaşmaya devam etmektedir.
KAYNAKLAR
Emre Kızılkaya – 5 Ekim 2015 – https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/emre-kizilkaya/bir-trol-fabrikasinin-tuhaf-oykusu-30237358
TÜRKİYE’DEKİ RUS DİJİTAL MEDYA VE BİLGİ EKOSİSTEMİ – H. Akın Ünver | EDAM, Oxford CTGA & Kadir Has Üniversitesi https://edam.org.tr/wp-content/uploads/2019/08/AKIN-Russian-Digital-Media-TR.pdf
Naci Kaptan 11 Şubat 2022
Hoş Geldin!
İçeriklerden anında haberdar olmak için mail sistemine abone olmak ister misiniz?